Gazeteci Fatih Altaylı, iktidarı İsrail’le yapılan ticaret üzerinden sert bir dille eleştirdi.
“Cumhurbaşkanlığına bağlı Türkiye Varlık Fonu’nun kontrolündeki bir şirketin İsrail’e ‘en stratejik madenimiz’ dediğiniz ve askerî alanda ısıya dayanıklı zırh yapımında da kullanıldığını bildiğimiz bor satması neyin nesi!” diye çıkışan Altaylı, “Tek ayak üstünde yakalanmış bir haliniz var bu durumu laf kalabalığı ile boğuntuya getirmeye çalıştığınızı siz de biliyorsunuz, biz de! Emin olun benim derdim İsrail’e mal satmanız falan değil. Sorun çok yüzlülüğünüz. Mazlumu sokağa döküp, mağrurla ticareti yürütmenize, iki yüzlülüğünüze, insanlara kendinizi olmadığınız bir şeymiş gibi göstermeniz ağırıma gidiyor” ifadelerini kullandı.
Altaylı’nın yazısının ilgili bölümü şöyle:
“Bir yandan İsrail karşıtı bir tavır alıp, bir yandan İsrail ile ticareti sürdüren iki yüzlü tavır iktidarın canını yakmaya başlayınca, peş peşe “izahatlar” gelmeye başladı.
Hele hele bir de bu ticareti yapanların iktidara yakın işadamları, hatta iktidar ortaklarının üyesi, milletvekili, yöneticisi kişiler olması ve en nihayetinde bir kamu kuruluşu olan ve Türkiye Varlık Fonu’na bağlı Eti Maden’in de İsrail’e mal sattığının ortaya çıkması milleti iyiden iyiye çileden çıkarınca “en sözcü”ler bile devreye girdi.
Türkiye, İsrail’e karşı en fazla tepki gösteren ülke imiş, Gazze’ye en fazla destek veren ülke imiş, Filistin meselesini en fazla gündemde tutan ülke imiş. Doğru. Bunlara bir şey diyen yok ki zaten… Sorun tam da burada. Bir yandan sözlü tepki gösterip, diğer yandan işi götürmek eleştiri konusu olan. Halka açık bir şekilde İsrail’e sövüp, sövdürüp, halka kapalı biçimde İsrail’in ne ihtiyacı varsa tedarik etmeniz.
Hadi özel sektöre, sizden yana da olsa, iktidara yakın da olsa karışamıyorsunuz, dediniz ve biz de inandık. Peki Cumhurbaşkanlığına bağlı Türkiye Varlık Fonu’nun kontrolündeki bir şirketin İsrail’e “en stratejik madenimiz” dediğiniz ve askerî alanda ısıya dayanıklı zırh yapımında da kullanıldığını bildiğimiz bor satması neyin nesi!
Hadi onu da yaptınız… Peki ya bu durumu protesto eden “türbanlı bacılarınızın” durumu ne olacak! Onlara ters kelepçe takıldığı sırada iktidarda başka bir parti, Cumhurbaşkanlığı makamında Demirel ya da Sezer olsa idi ne derdiniz, nasıl bir kıyamet koparırdınız, hepimiz biliyoruz değil mi!
Tek ayak üstünde yakalanmış bir haliniz var bu durumu laf kalabalığı ile boğuntuya getirmeye çalıştığınızı siz de biliyorsunuz, biz de! Emin olun benim derdim İsrail’e mal satmanız falan değil. Sorun çok yüzlülüğünüz. Mazlumu sokağa döküp, mağrurla ticareti yürütmenize, iki yüzlülüğünüze, insanlara kendinizi olmadığınız bir şeymiş gibi göstermeniz ağırıma gidiyor. O gün kantarın topuzu kaçmıştı. Şimdi de siz kaçırdınız.”
TIKLAYIN – Savaşın başlangıcından altı ay sonra gelen İsrail’e ticaret kısıtlaması: Türkiye’den İsrail’e ihracat hangi ürünlerde sürüyor?